logo

Dominant Ekonomiler

Erkut Altındağ

Erkut Altındağ
erkutaltindag@gmail.com
Dominant Ekonomiler

Ulusal olarak kullandığımız para biriminin Avrupa’da dörtte biri kadar değerinin olması, sadece ülkemizin değil, dominant ekonomilere sahip ülkelerin dışında kalan tüm dünya ülkeleri için geçerli olan bir durum. Benzer şekilde birçok ülkenin para birimi diğer ülkelerde on kata kadar değersizleşebiliyor. Bu durumu tersten baktığımızda ise bazı ülkelerin para birimlerinin başka ülkelerde çok yüksek bir alım gücü sağlayabildiğini görüyoruz. Özellikle gayrimenkuller konusunda Türkiye ve benzeri ülkeler tam anlamıyla bir cazibe merkezi. Çapraz kurlar arasındaki bu dengesizlikler az sayıda ulusu çok avantajlı kılıyor. O ulusların vatandaşları daha rahat harcama yapıyor, lüks tüketime yönelmeye başlıyorlar. En basit iktisadi kuralı hatırlarsak, dünyadaki kaynaklar artıp azalmadığına göre bir ulusun zenginliği diğer ulusun yoksulluğuna dönüşüyor. Aynı durum bireysel zenginlik için de geçerli. Her geçen gün giderek zenginleşiyorsak, muhtemelen birileri fakirleşiyor demektir. Ülke ölçeğinde düşündüğümüzde ise zenginleşmenin mutlaka ekonomik gelişmeye yansıması şart.

Elbette ekonomik büyüme ile ekonomik gelişme kavramlarını birbirine karıştırmamak da gerekiyor. Basit bir örnek vermek gerekirse, ekonomik büyüme kavramı dendiğinde aklımıza milli gelir ve gayri safi yurtiçi hasıla gibi ölçüm yöntemleri geliyor. Ancak ekonomik gelişme ise okur yazarlık oranı, ortalama yaşam süresi, yoksulluk oranı, çevresel kalite, özgürlük ve sosyal adalet gibi kavramlar ile birlikte ölçülmek zorunda. Sadece ekonomik büyümeye dayalı bir model kısa bir süre çökebilir; sadece ekonomik gelişmeye hizmet eden bir altyapı oluşturuyorsa anlamlı hale gelmektedir. Aynı şekilde yatırım ve tasarrufa dönüşmeyen büyüme de bir ülke için kazançtan ziyade büyük bir risk içermektedir. Nüfusu artan tüm ülkeler ekonomik büyüme açısından bir sorun yaşamazlar. Ancak ekonomik gelişme unsurları devreye girdiği zaman işler tamamen değişebilir.

Biz ne zaman dominant bir ekonomi haline geleceğiz? Hangi kalıcı reformlar ekonomiyi optimal noktaya getirecek? Bu soruların birden çok çözüm yolu olduğunu söylemekle başlayalım. En iyi tek yöntem veya en iyi yol yok. Birden çok çıkış yolu ve çözüm tekniğini bir arada kullanmamız gerekiyor. En temeli, nitelikli işgücü piyasasının etkin bir şekilde kullanımı olarak karşımıza çıkıyor. Beyaz ve mavi yakalı çalışanların birbirini tamamladıkları görüşü ile yaklaşırsak, her iki grubu da doğru pozisyonlarda kullanmak ve şirketin/kurumun en yüksek çıktı alabilecek veya en yüksek verimliliği alabilecek şekilde tasarımını yapmak gerekiyor. Ekonominin temelinde işletmeler var; ne kadar iyi yönetilirlerse ülkeyi de o düzeyde kalkındırabilirler. Türkiye’de şirketlerin büyük çoğunluğu aile şirketi yapısına sahip ve karakteristikleri bu doğrultuda gelişiyor. Kurumsal yapıya ulaşamadıklarında bir çoğu kapanma tehlikesi ile karşı karşıya geliyor. Güçlü bir ekonominin temelinde iyi işleyen bir piyasa, bu piyasayı oluşturan güçlü şirketler yer alır. Bu çerçevede ilk yapılması gereken özel girişimi destekleyen mali sübvansiyonların yanı sıra şirketlerin kurumsallaşması ve doğru yapılanması için gerekli eğitimlerin de düzenlenmesi gerekiyor. Profesyonel danışmanlık şirketleri bu yüzden var, yine de devletin de bu mekanizma içerisinde kendisine bir yer bulması bir zorunluluk. Yeni teknolojiler işin bir başka boyutu. Yeni teknikler ile desteklenmeyen üretim altyapısı hiç bir koşulda piyasadaki rekabete karşılık veremez. Rekabet avantajı sağlayamayan bir firma da asla ne yerel pazarda, ne de küresel pazarda güçlü bir oyuncu olamaz. Teknoloji ile şekillendirilmeyen hiç bir ürün veya hizmet müşteriler için kalıcı bir tercihe dönüşemez. Özetle, kurumsal bir yapı içerisinde doğru ve nitelikli kişilerin, rasyonel bir yönetim modeli ile koordine edilmesi ile başarı gelir. Teknoloji de bu yoldaki en önemli hızlandırıcıdır.

Bir aylık asgari ücretle Amerika’ya gidiş-dönüş uçak bileti alabileceğimiz, bir yıllık asgari ücret ile de son model bir araba alabileceğimiz zamanların gelmesini çok arzuluyoruz. Hatta ülkemizde yoksulluğun bitmesini, aç ve işsiz insan kalmaması en büyük dileğimiz. Bizi asıl düşündüren; dünya nüfusu giderek artıyor ve doğal kaynakların insan taleplerini karşılaması konusunda çok ciddi sorunların olacağı bir döneme doğru yaklaşıyoruz. Dünyadaki tüm ormanlar ve doğal mucizeler her geçen sene sonuçları düşünülmeden tahrip ediliyor. Bazı ülkelerdeki aşırı nüfus artışı yoksulluk ve açlığı tetikliyor. Güç savaşları nedeniyle elleri tetikte bekleyen bir çok ulus var. Çok yakında zamanda gerçekleşen Kuzey Kore ile Amerika arasındaki gerilim bunun bir kanıtı. Bir savaş bahanesi için bekleyen Rusya, Çin gibi büyük ölçekli ve güçlü ülkeler de sırada. Belirli ülkeler dışında dünyanın genelinde yoksulluk en önemli küresel sorun. Borç batağında olmayan ülke neredeyse yok gibi. Bu koşullar altında yakın geleceği bile tahmin etmek çok güç. Yeni teknolojilere yatırım yapmalı, askeri sanayimiz başta olmak üzere tüm yeni nesil endüstrilere yatırım desteği vermeli ve üretime dayalı bir büyüme modeli benimsemeliyiz. Çok yakında dünyada büyük bir karmaşa kopabilir, bize kimse “hazır mısınız?” diye sormayacak…

Etiketler: »
5009 Kez Görüntülendi.
#

SENDE YORUM YAZ

6+1 = ?

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Sosyal Medyada Dunning-Kruger Etkisi

    01 Aralık 2023 Köşe Yazıları

    Sosyal medya, günümüzde bireylerin düşüncelerini, duygularını ve bilgilerini paylaşmaları için popüler bir platform haline geldi. Fakat bazen sosyal medya üzerindeki tartışmalar ve bilgi paylaşımları Dunning-Kruger etkisi ile açıklanabiliyor. Sosyal psikologlar David Dunning ve Justin Kruger’ın ortaya çıkardığı bu önyargı ile kişiler bir hayalî üstünlüğün bilişsel önyargısı ile ilişkilendiriyorlar. İnsanların yetersiz olduğu durumları fark edememesi hali olarak da açıklanabilir. Bu durumda olan insanların yeterlilik düzeylerini nesnel olarak de...
  • DJI Air 3: İki Ana Kamera İle Geldi

    01 Ağustos 2023 Köşe Yazıları

    Yeni DJI Air 3, çığır açan ikili ana kamera sistemiyle dikkat çeken bir drone. DJI Air 3, 46 dakikaya varan uzun pil ömrü ile de öne çıkıyor. Gelişmiş pil teknolojisi sayesinde tek bir şarjla uzun süreli uçuşlar mümkün olurken, pilin hızlı bir şekilde şarj olabilmesi de özel bir ayrıntı. Bu gelişmeler sayesinde DJI Air 3'ü uzun uçuşlar yapmak isteyenler için ideal bir seçenek haline getiriyor. Ayrıca Air 3, her yöndeki engelleri hem algılıyor hem de bunlardan kaçabiliyor. Kullanılan çift kamera, daha uzun uçuş süreleri ve gelişmiş güvenlik gibi...
  • YouTube’da Herkese Açık Kullanıcı Adı Nedir?

    01 Ekim 2022 Köşe Yazıları

    YouTube’un herkese açık kullanıcı adı, kullanıcıların sizi bulmasına ve sizinle bağlantı kurmasına yardımcı olan yeni bir özellik olarak dikkat çekiyor. Kanal adından farklı olarak, herkese açık kullanıcı adı her içerik üretici için benzersiz olacak. Böylece YouTube'da kişiye özgü kimliğinizi daha kolay oluşturursunuz. Kullanıcı Adları ve Kanal URL'leri Herkese Açık Olacak Herkese açık durumda olan kullanıcı adınız kanal URL'lerinde görünecek. Kişiselleştirilmiş olan URL, herkese açık kullanıcı adı için genel olarak belirleyici olacak. Herk...
  • Dışarıda Halka Açık Wi-Fi Kullanıyor musunuz?

    01 Mayıs 2022 Köşe Yazıları

    Evinizin dışında kendi mobil ağınızdan bağımsız halka açık Wi-Fi kullanıyorsanız risk altında olabilirsiniz. Burada en büyük risk veri hırsızlığına maruz kalmanızdır. Hele bir de bu WiFi ağı üzerinde oturum açtıysanız kullanacağınız verinin cinsine göre bu verilerin ve hesabınızın ele geçirilmesi an meselesidir. Halka Açık Wi-Fi Kullanırken Çok Dikkat Siber korsanlar kullandığınız internet servisinin özelliğine göre sizin oturum açarken kullandığınız şifrelere ulaşabilecekleri gibi banka bilgileriniz, özel belgeleriniz ve yaptığınız e-posta...