logo

Google’ın Dünü, Bugünü ve Yarını

Aykut Altındağ

Aykut Altındağ
aykut@maxihaber.net
Google’ın Dünü, Bugünü ve Yarını

İnsanların tam olarak ne aradığını anlayabilmek için en iyi yöntemin doğrudan beyinle bağlantı kurmak olduğunu düşünüyorum. Şu an için hiçbir arama motorunun elinde böyle bir teknoloji mevcut değil. Gelecekte ne tür gelişmeler olur bilemem fakat iyi bildiğim bir konu var ki; dünyanın en çok kullanılan arama motoru Google kendini sürekli geliştiriyor ve ideale en yakın sonucu bulmak amacıyla çok çalışıyor. Google Arama Motoru hakkında bugün bazı gerçekleri görüyor ve geleceğinden söz ediyorsak aslında Google’un geçmişinden hatta bu fikrin nasıl doğduğundan da bahsetmeliyiz.

Vikipedi’ye (Özgür Ansiklopedi) göre Google Inc. bu arama motorunun ve geliştiricisi olan şirketin adıdır. Stanford’da doktora yapan iki öğrenci, Larry Page ve Sergey Brin, Google’ı 1998’in 7 Ekim gününde kurdular. Şirket alınan risk sermayesi ile 25 milyon dolar yasal sermaye ile kuruldu. Şirketin GooglePlex denen merkez ofisi Kaliforniya’da bulunuyor ve tüm dünyada 20,000 civarında kişi çalıştırıyor. Şirketin sermaye ortakları arasında Kleiner Perkins Caufield & Byers ve Sequoia Capital bulunuyor. Şirket ayrıca içerik sağlayıcı şirketlere özel web arama çözümleri de sunuyor. Google’ın piyasa değeri 2009 yılı itibariyle 163 milyar Amerikan doları seviyesinde. Bu rakam ABD borsalarının en büyük 5. şirketi olduğunu gösteriyor.

Larry Page ve Sergey Brin başlangıçta tez çalışması olarak BackRub adlı bir arama motoru üzerinde çalışmaya başladılar. Amaçları dev bir bilgi yığını olan interneti bölümlemek ve arananları daha kolay bulunabilir bir hale getirmekti. Bunun için yeni bir teknoloji geliştirirler. Bu teknoloji, interneti klasik motorlara göre daha farklı bir şekilde inceliyordu. Bu yüzden kısa sürede adları tanınmaya başladı. Google başlangıçta google.stanford.edu adresinde faaliyete geçti ve depolama için kullanacakları terabytelık diskleri Larry’nin yurt odasına koyuyorlardı. Bu arada da tasarılarını ticari hayata geçirmek için girişimci aramaya başladılar.

Bu sırada Yahoo’nun kurucusu David Filo ile bir görüşme ayarladılar ve David onlara tasarılarını geliştirmelerini ve belirli bir noktaya geldikten sonra müşteri aramalarını tavsiye etti. Büyük şirketlerin ilgilerini çekemeyeceklerini anlayan ikili kendi başlarına devam etmeye karar aldılar.

Bu sırada Sun Microsystems’in kurucularından Andy Bechtolsheim kendileriyle görüşmek ister. Fikri beğenir ve çok acelesi olduğundan Google adlı şirkete 100.000 dolarlık bir çek yazar. Ama böyle bir şirket var olmadığından parayı bir süre tahsil edemezler. Daha sonra yakınlarından topladıkları 1 milyon dolar sermaye ile 7 Eylül 1998’de bir arkadaşlarının garajında Google’ı kurarlar. Aynı yıl PC Magazine adlı derginin Google’ı en iyi 100 site arasında göstermesi ve yılın en iyi arama motoru seçmesi arama motorunun tanınırlığını katlamıştır.

Google’ın arama teknolojisi ve kullanıcı arabirim tasarımı Google’ı günümüzün ilk-nesil arama motorlarından farklı kılar. Sadece anahtar sözcük veya meta arama teknolojisi kullanmak yerine, Google en önemli sonuçları ilk getiren, gelişmiş PageRank™ teknolojisine dayanır.

PageRank ağ sayfalarının önemini nesnel bir ölçeğe uyarlar, bu 500 milyon değişken ve 2 milyar terimden oluşan bir denklemin çözülmesiyle hesaplanır. PageRank ağın çok sayıda bağlantılı yapısını düzenleyici bir araç olarak kullanır. Doğal olarak, Google, Sayfa A’dan Sayfa B’ye kurulmuş her bağlantıyı, Sayfa A’dan Sayfa B’ye bir “oy” olarak yorumlar. Google bir sayfanın önemini aldığı oylarla belirler. Google ayrıca oyu veren sayfayı da inceler.

Google’ın karışık arama yöntemleri insan müdahalesine engel olur. Diğer arama motorlarından farklı olarak Google, hiç kimsenin daha yüksek listeleme yapamayacağı ve ticari amaçla sonuçları değiştiremeyeceği bir şekilde yapılandırılmıştır. Kurucu ortaklar Larry Page (Ürünlerden Sorumlu Başkan) ve Sergey Brin (Teknolojiden Sorumlu Başkan), Eylül 1998’de Google projesini hayata geçirdikleri o günden bu yana, şirket dünya genelinde 20.000’den fazla çalışana ulaştı ve sektördeki en deneyimli teknoloji uzmanlarından bazılarının yer aldığı bir yönetim ekibine sahip oldu. Eric Schmidt, Google’a 2001 yılında başkan ve CEO olarak katıldı. Google kelimesinin nereden geldiğine gelince; googol sözcüğünün üzerinde oynanmasıyla ortaya çıkmıştır. Edward Kasner adındaki ABD’li matematikçinin yeğeni Milton Sorotta tarafından üretilmiş olan “googol” sözcüğü, 1 ve onun ardından 100 sıfırın gelmesiyle oluşan sayıyı (10100) belirten matematiksel bir terimdir.

Google’ın bugün yapılan aramalarda geldiği son durumu incelersek, bugün yapılan bir arama sonucunda, ilintili haber başlıklarına, resimlere ve videolara aynı sonuç sayfası üzerinden ulaşılabiliyor olduğumuzu görürüz. Böylece aranan konu ile ilgili daha bütünsel bir anlayışa ulaşma şansımız olur. İstenen dilde olmayan bir sonuç çıktığında ise sonucun hemen yanındaki ve Google Çeviri’nin bir hizmeti olan “Bu sayfanın çevirisini yap” bağlantısı üzerinden tercüme işlemi gerçekleştirebiliriz.

Google, bunun ötesinde, kullanıcılar tarafından yapılan aramaları daha ayrıntılı ve isteğe göre şekillenebilir bir hale sokmak için çalışıyor. Arama sonucu sayfasında, en üst sonucun hemen üzerinde bulunan “Seçenekleri göster…” bağlantısı üzerinden, yapılan konuyla ilgili videolar, forum sonuçları, sonuç sayfalarındaki görseller, konuyla ilgili yapılan son aramalar, isteğe göre “Tüm Sonuçlar”dan ayrı görüntülenebiliyor. Ayrıca henüz Türkçeleştirilmemiş olan Timeline, Page Previews ve Wonder Wheel gibi arama özellikleriyle aranan bilgilere ulaşmak kolaylaşıyor. “Görseller” ararken ise; aranan şeyin bir “Yüz”, “Çizim”, “Fotoğraf” veya “Küçük resim” mi olduğuyla ilgili seçim yapılabilmesinin yanı sıra, arama sonuçlarında ne renkte nesnelere yer verilmesi gerektiğine de karar verilebiliyor. (Örnek: Kırmızı Renault araba veya siyah Ford kamyon vs)

“Google Squared” hakkında biraz bilgi vermek gerekirse; internetteki düzensiz bilgiyi düzenli hale getirmek gibi zor bir sorunu ortadan kaldırmayı hedefleyen, Google Labs’ın bir projesi olduğunu söyleyebiliriz. Bu yöntemde internetten bilgileri topluyor ve sonuçları, çeşitli özelliklerine göre, bir tabloda düzenlenmiş şekilde kullanıcılara sunuyor. (Örnek: “Cumhurbaşkanı” şeklinde bir arama sonucunda tüm TC Cumhurbaşkanlarını gösteren ayrıntılı tablonun gösterilmesi). Google Squared’de eksik bilgi tamamlama, yanlış bilgi düzeltme gibi özellikler de mevcut.

Google Labs’ın bir diğer projesi olan Social Search, yaptığınız aramalarda, sosyal çevrenizdeki insanlar tarafından internete konmuş bilgilere ulaşmanızı sağlıyor. Böylece sizin için önceliği daha yüksek olan bilgileri sunuyor. Google’da oluşturduğunuz Google Profili’nizdeki bilgilere dayanarak sosyal çevrenizi belirliyor. Profilde belirtilen, Twitter ve FriendFeed hesabınızdaki insanların gönderileri arasından arama yapıyor.

“Voice Search” (Sesli Arama) ise mobil kullanıcılar için geliştirilen hizmetlerden biri. Aramak istediğiniz konuyu telefonunuza söylemeniz yetiyor. “Mobile Maps Navigation” özelliği de Google’ın Maps özelliğinden faydalanılarak geliştirilmiş üzcretsiz bir navigasyon sistemi. Sesli arama bu programda da geçerli.

Peki hiç düşündünüz mü? Bizler yarının “ideal” arama motorundan ne bekliyoruz? İdeal arama motoru, ona verilen bilgilere dayalı olarak, kullanıcının karşısına tam istediği sonuçları çıkarabilmeli. Ne aranıyor olursa olsun, cevabını verebilmeli. Kısacası dünyadaki tüm bilgileri anlamalı, organize edebilmeli ve tutarlı bir şekilde, hızlıca kullanıcıya sunmalı. Geleceğin “ideal” arama motoruna doğru ilerlerken, sürekli geliştirilmesi gereken 4 unsur hep gündemde olmalı. Bunlar: Hız, Kapsamlılık, İlintili olmak ve Kullanıcı Tecrübesi.

Belki de bir gün bütün bunlara hiç ihtiyaç duymadan arama motorları zihnimizi okuyarak düşüncelerimizden ilham alacaklar. O gün gelinceye kadar günümüzün teknolojilerini kullanmaya devam…

Bu ayki yazımı Konfiçyüs’a ait bir deyiş ile noktalıyorum. “Düşünme olmaksızın öğrenme emek kaybıdır. Öğrenme olmaksızın düşünme ise tehlikelidir.”

Aykut Altındağ Kimdir?
www.maxionline.net/aykut/aykutaltindag1.htm

Etiketler: » » »
2049 Kez Görüntülendi.
#

SENDE YORUM YAZ

3+4 = ?

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Sosyal Medyada Dunning-Kruger Etkisi

    01 Aralık 2023 Köşe Yazıları

    Sosyal medya, günümüzde bireylerin düşüncelerini, duygularını ve bilgilerini paylaşmaları için popüler bir platform haline geldi. Fakat bazen sosyal medya üzerindeki tartışmalar ve bilgi paylaşımları Dunning-Kruger etkisi ile açıklanabiliyor. Sosyal psikologlar David Dunning ve Justin Kruger’ın ortaya çıkardığı bu önyargı ile kişiler bir hayalî üstünlüğün bilişsel önyargısı ile ilişkilendiriyorlar. İnsanların yetersiz olduğu durumları fark edememesi hali olarak da açıklanabilir. Bu durumda olan insanların yeterlilik düzeylerini nesnel olarak de...
  • DJI Air 3: İki Ana Kamera İle Geldi

    01 Ağustos 2023 Köşe Yazıları

    Yeni DJI Air 3, çığır açan ikili ana kamera sistemiyle dikkat çeken bir drone. DJI Air 3, 46 dakikaya varan uzun pil ömrü ile de öne çıkıyor. Gelişmiş pil teknolojisi sayesinde tek bir şarjla uzun süreli uçuşlar mümkün olurken, pilin hızlı bir şekilde şarj olabilmesi de özel bir ayrıntı. Bu gelişmeler sayesinde DJI Air 3'ü uzun uçuşlar yapmak isteyenler için ideal bir seçenek haline getiriyor. Ayrıca Air 3, her yöndeki engelleri hem algılıyor hem de bunlardan kaçabiliyor. Kullanılan çift kamera, daha uzun uçuş süreleri ve gelişmiş güvenlik gibi...
  • YouTube’da Herkese Açık Kullanıcı Adı Nedir?

    01 Ekim 2022 Köşe Yazıları

    YouTube’un herkese açık kullanıcı adı, kullanıcıların sizi bulmasına ve sizinle bağlantı kurmasına yardımcı olan yeni bir özellik olarak dikkat çekiyor. Kanal adından farklı olarak, herkese açık kullanıcı adı her içerik üretici için benzersiz olacak. Böylece YouTube'da kişiye özgü kimliğinizi daha kolay oluşturursunuz. Kullanıcı Adları ve Kanal URL'leri Herkese Açık Olacak Herkese açık durumda olan kullanıcı adınız kanal URL'lerinde görünecek. Kişiselleştirilmiş olan URL, herkese açık kullanıcı adı için genel olarak belirleyici olacak. Herk...
  • Dışarıda Halka Açık Wi-Fi Kullanıyor musunuz?

    01 Mayıs 2022 Köşe Yazıları

    Evinizin dışında kendi mobil ağınızdan bağımsız halka açık Wi-Fi kullanıyorsanız risk altında olabilirsiniz. Burada en büyük risk veri hırsızlığına maruz kalmanızdır. Hele bir de bu WiFi ağı üzerinde oturum açtıysanız kullanacağınız verinin cinsine göre bu verilerin ve hesabınızın ele geçirilmesi an meselesidir. Halka Açık Wi-Fi Kullanırken Çok Dikkat Siber korsanlar kullandığınız internet servisinin özelliğine göre sizin oturum açarken kullandığınız şifrelere ulaşabilecekleri gibi banka bilgileriniz, özel belgeleriniz ve yaptığınız e-posta...