logo

“Mükemmel Ne Kadar Uzakta?”

Aykut Altındağ

Aykut Altındağ
aykut@maxihaber.net
“Mükemmel Ne Kadar Uzakta?”

Üniversitede okuduğum yıllarda çalışma hayatı şimdikinden çok daha kolaydı. İş bulmanız için sadece üniversite mezunu olmanız yeterli sayılırdı. Hele bir de çat-pat İngilizce biliyorsanız neredeyse işsiz kalma ihtimaliz yok gibiydi. O dönemde işverenler sizden elinizden gelenin en iyisini yapmanızı isterler ve çok fazla mükemmellik aramazlardı. Kariyer yapmak isteyen çalışanların yapması gereken sadece işini iyi yapmaktı. Alınan eğitim elbette çok önemliydi ama farklı sebeplerden dolayı eğitim alamayanlar bile ek kurs ve eğitimlerle açıklarını kapatmaya çalışır ve kariyer peşinde koşmaktan çekinmezlerdi.

Aradan sadece 20 yıla yakın bir zaman geçti. Artık kariyerinde başarılı olmak isteyen herkes mükemmele ulaşmak için çalışıyor. İşveren de iş arayan da mükemmelin peşinde koşmaya başladı. Bir işe girmek için gereken kriterlerin sayısı her geçen gün artıyor. Neredeyse doktorasını yapmamış, 2 dili ana dili gibi bilmeyen, bilgisayar alanında birkaç farklı konuda sertifikası olmayan kişilerin bırakın iyi bir iş bulma şansını neredeyse ümitleri bile kalmadı.

Günümüzde üniversite okuyan birçok kişi okulunu bitirdikten sonra çalışmayı düşünmüyor. Önce master sonra doktora yapmayı bütün bunları yaparken de ikinci bir dil üzerine kurs görmeyi ve bilgisayar alanında sertifika almanın yollarını planlıyor. Eskiden tek bir sayfadan oluşan CV’ler artık 5-6 sayfa oldu. Anlayacağınız herkes mükemmelin peşinde aralıksız çalışıyor, akademik kariyer yapıyor ve eğitim alıyor. Tüm yaşantılarını bu hedeflere ulaşmaya endekslemiş durumdalar.

Bu koşuşturmayla geçen yılların ve başarılı kariyer öykülerinin sonunda belki kariyerimiz açısından çok önemli yerlere geliyor ve başarılı projelere imza atıyoruz. Kimimiz başarılarını uluslararası şirketlerin Türkiye dışındaki ofislerinde önemli görevlerde geçiriyor. Maddi anlamda büyük olanaklara sahip olsak bile jet hızıyla tükenen yılların sonunda görüyoruz ki; birçok sevdiğimiz ve özellikle de aile büyüklerimiz ya artık bizimle değiller ya da ilerleyen yaşa bağlı oluşan sorunlar yüzünden yaşam kaliteleri bizim sahip olduğumuza oranla çok daha düşük. İşte o zaman geldiğinde onlara bu koşuşturma içinde ne kadar az zaman ayırdığımızın farkına varıyoruz. Akademik kariyer sahibi, maddi güç sahibi ve belki de garantilediğimiz bir gelecek sahibi durumda olmamıza rağmen hayatın aslında sadece bunlardan oluşmadığını fark ediyoruz. Aslında yaşadığımız anı yakalayamadıktan sonra geleceğimizi garanti altına almamızın çok da önemli olmadığının acaba farkında mıyız?

Bizler mükemmelin peşinden koşarken hayatı kaçırmamalıyız. Çünkü mükemmele ulaşmak için harcayacağınız her ekstra zaman dilimi ailemize ve sevdiklerimize harcayacağımız zamandan çalınmış olacak. Mükemmeli sadece kariyer peşinde koşarak aramak yerine belki bir parça kafamızı kaldırarak yakın çevremize bakmak belki de daha ‘mükemmel’ olacaktır.

Aşağıdaki yastıkaltı hikayesi ne demek istediğimi sanırım çok açık ve net olarak anlatıyor.

“Amerikalı zengin bir işadamı iş seyahati sırasında küçük bir Meksika kasabasına uğrar. Limanda gezerken ağzına kadar balık dolu küçük bir teknenin içinde oturan bir balıkçı dikkatini çeker. Merakla yanına yaklaşır ve sorar, “Merhaba, bu balıkları yakalamak ne kadar zamanını aldı?” Balıkçı tümünü 1-2 saatte yakaladığını söyler. Yabancı adam bu kez niçin daha uzun süre kalıp daha fazla balık yakalamadığını sorar. Balıkçı ailesinin geçimi için bu kadarının yettiğini söyler.

Amerikalı işadamı merakla balıkçıya kalan zamanını nasıl geçirdiğini sorar. Balıkçı anlatır, “Geç vakit yatarım, sabah birazcık balık yakalarım. Sonra çocuklarımla oynarım, öğlende de karım Maria ile biraz siesta yaparım. Akşamları amigolarla beraber gitar çalıp şarap içeriz, eğleniriz. Dolu ve meşgul bir yaşantım var senyor.”

Amerikalı gerinerek, “Benim Harvard’dan MBA’m var ve sana yardım edebilirim. Balık tutmak için daha çok zaman ayırmalı ve daha büyük bir tekne ile çalışmalısın. Bu tekneden elde edeceğin gelirle daha büyük tekneler alırsın. Kısa sürede bir balıkçı filosuna sahip olursun. Böylelikle yakaladığın balıkları aracılara değil doğrudan doğruya işleme tesislerine satarsın. Hatta kendi balık fabrikanı bile kurabilirsin. Balıkçılık sektöründe bir numara olursun.” Ve Amerikalı devam eder, “Tabii bunları yapman için öncelikle bu küçük balıkçı kasabasını terk edip Mexico City’ye, daha sonra Los Angeles’e ve en sonunda holdingini genişletebileceğin New York’a yerleşirsin.” Balıkçı düşünceli vaziyette sorar, “Peki senyor bu anlattıklarınız ne kadar zaman alır?”

Amerikalı yanıtlar, “15-20 yıl kadar.”

“Peki bundan sonra senyor?” diye sorar balıkçı.

Amerikalı güler,

“Simdi anlatacağım en iyi tarafı! Zamanı geldiğinde şirketini halka açarsın ve şirketinin hisselerini iyi paraya satarsın! Kısa zamanda zengin olup milyonlar kazanırsın !”

“Milyonlar?” der Meksikalı, “Eee.. sonra senyor?”

Amerikalı, “Ondan sonra emekli olursun. Geç vakitlerde yatabileceğin küçük bir balıkçı kasabasına yerleşirsin, istersen zevk için biraz balık tutarsın, çocuklarınla oynayacak, karınla siesta yapacak zamanın olur, akşamları da arkadaşlarınla şarap içip, gitar çalarsın. Nasıl MÜKEMMEL değil mi?”

Etiketler:
2213 Kez Görüntülendi.
#

SENDE YORUM YAZ

2+8 = ?

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Sosyal Medyada Dunning-Kruger Etkisi

    01 Aralık 2023 Köşe Yazıları

    Sosyal medya, günümüzde bireylerin düşüncelerini, duygularını ve bilgilerini paylaşmaları için popüler bir platform haline geldi. Fakat bazen sosyal medya üzerindeki tartışmalar ve bilgi paylaşımları Dunning-Kruger etkisi ile açıklanabiliyor. Sosyal psikologlar David Dunning ve Justin Kruger’ın ortaya çıkardığı bu önyargı ile kişiler bir hayalî üstünlüğün bilişsel önyargısı ile ilişkilendiriyorlar. İnsanların yetersiz olduğu durumları fark edememesi hali olarak da açıklanabilir. Bu durumda olan insanların yeterlilik düzeylerini nesnel olarak de...
  • DJI Air 3: İki Ana Kamera İle Geldi

    01 Ağustos 2023 Köşe Yazıları

    Yeni DJI Air 3, çığır açan ikili ana kamera sistemiyle dikkat çeken bir drone. DJI Air 3, 46 dakikaya varan uzun pil ömrü ile de öne çıkıyor. Gelişmiş pil teknolojisi sayesinde tek bir şarjla uzun süreli uçuşlar mümkün olurken, pilin hızlı bir şekilde şarj olabilmesi de özel bir ayrıntı. Bu gelişmeler sayesinde DJI Air 3'ü uzun uçuşlar yapmak isteyenler için ideal bir seçenek haline getiriyor. Ayrıca Air 3, her yöndeki engelleri hem algılıyor hem de bunlardan kaçabiliyor. Kullanılan çift kamera, daha uzun uçuş süreleri ve gelişmiş güvenlik gibi...
  • YouTube’da Herkese Açık Kullanıcı Adı Nedir?

    01 Ekim 2022 Köşe Yazıları

    YouTube’un herkese açık kullanıcı adı, kullanıcıların sizi bulmasına ve sizinle bağlantı kurmasına yardımcı olan yeni bir özellik olarak dikkat çekiyor. Kanal adından farklı olarak, herkese açık kullanıcı adı her içerik üretici için benzersiz olacak. Böylece YouTube'da kişiye özgü kimliğinizi daha kolay oluşturursunuz. Kullanıcı Adları ve Kanal URL'leri Herkese Açık Olacak Herkese açık durumda olan kullanıcı adınız kanal URL'lerinde görünecek. Kişiselleştirilmiş olan URL, herkese açık kullanıcı adı için genel olarak belirleyici olacak. Herk...
  • Dışarıda Halka Açık Wi-Fi Kullanıyor musunuz?

    01 Mayıs 2022 Köşe Yazıları

    Evinizin dışında kendi mobil ağınızdan bağımsız halka açık Wi-Fi kullanıyorsanız risk altında olabilirsiniz. Burada en büyük risk veri hırsızlığına maruz kalmanızdır. Hele bir de bu WiFi ağı üzerinde oturum açtıysanız kullanacağınız verinin cinsine göre bu verilerin ve hesabınızın ele geçirilmesi an meselesidir. Halka Açık Wi-Fi Kullanırken Çok Dikkat Siber korsanlar kullandığınız internet servisinin özelliğine göre sizin oturum açarken kullandığınız şifrelere ulaşabilecekleri gibi banka bilgileriniz, özel belgeleriniz ve yaptığınız e-posta...