logo

İşsizlik ve Otomasyon

Erkut Altındağ

Erkut Altındağ
erkutaltindag@gmail.com
İşsizlik ve Otomasyon

Yaşanan küresel krizin olumsuz etkileri piyasada halen devam ediyor. Son bir yıl içerisinde bir çok firma krizi bahane ederek binlerce çalışanı işten çıkardı. Amerika’da başlayan “işe geldiğin gün giriş kartının çalışmaması ve güvenlik görevlisi gözetiminde odanızdaki eşyaları toplayıp size verilen karton kutuya doldurma” modası çok kısa zaman içerisinde ülkemize de sıçradı. Büyük-küçük ölçekli demeden tüm firmalar işçi çıkartmaya başlayarak krizin gelişine psikolojik olarak onay verdiler. Bunun sonucunda ortaya çıkan görüntüler tüm çalışanları etkiledi, toplumsal ruh sağlığımızı olumsuz yönlendirdi. Her gün işyerlerinden çıkarılan insanları haber bültenlerinde izlemek, çalışan kesimin de mental dengesini sarstı. Çalışanların işten çıkartılırken, önceden haber verilmemesi ve geldikleri gün haber verilmesi uygulaması çok acımasız gibi gözükse de gerekli bir işten çıkarma modeli. Bunun birkaç nedeni var; ilk olarak eğer çalışana işten çıkarılacağı önceden haber verilirse diğer arkadaşlarıyla duygusal bir ayrılık süreci yaşayabilir. Hatta arkadaşlarını aracı olarak kullanıp şirketten çıkartılmasını engellemeye çalışabilir. Yani bir işten çıkarmayı engelleme lobisi oluşturma ihtimali var. Ayrıca bilişim ve teknolojiyi üst düzeyde kullanan şirketlerde yapılabilecek bir bilgi hırsızlığına karşı bu önlem alınıyor. Çalışan şirketin önemli bilgilerini alıp ileride koz olarak kullanmak isteyebilir; çünkü işten çıkarıldığı için çok sinirlidir. Bunun önlenmesi amacıyla çalışan işten çıkartılacağı gün bilgilendirilir; kendi odasındaki eşyaları, şirketin bir güvenlik görevlisi ile birlikte toplanır ve bilgisayarına erişime izin verilmez. Kişisel dosyaları var ise bunlar başka bir görevli tarafından bir kayıt ortamına aktarılarak işten çıkartılan kişiye sonradan teslim edilir.

İşsizliğin temel nedenlerinin başında otomasyon geliyor. Otomasyon, bir işyerindeki makine kullanım oranıdır. Örneğin kaç makine çalışıyor, bu makineler kaç işçinin yapabildiği işi yapabiliyor? İşte tüm bu soruların cevapları otomasyon oranlarını belirler. Tüm endüstrilerde otomasyon giderek artmaktadır. Gelişen teknoloji ve insan çalıştırma maliyetlerinin yüksek olması sebebiyle büyük firmalar işçi sayısını azaltarak makine kullanımını arttırmaya çalışmaktadır. Otomotiv, gıda ve benzeri sektörlerin tamamında kullanılan mekanik robotlar ve cihazlar sayesinde daha az işçi kullanarak yüksek verimlilik elde edilmektedir. 20 işçi çalıştırıp yüksek bir masraf üstlenmek yerine 2 robot alıp yorulmadan sürekli çalışan mekanik işçiler kullanmak firma sahiplerine daha akılcı gelmektedir. Acıkmayan, susamayan, izin kullanmak istemeyen ve morali bozulmayan çalışanlar. Bir patron daha ne isteyebilir ki? Teknolojinin gelişmesiyle işsizliğin azalacağını öngören yaklaşımlar da geçerliliğini yitiriyor. Bilgisayarlar sayesinde eskiden 4-5 kişinin kayıt ettiği bilgileri artık tek bir kişi çok hızlı bir şekilde elektronik ortama aktarabiliyor. Hem de fiziksel bir arşiv tutmaya gerek kalmadan. Sanal marketlerin sayısı artıyor, peki ya bir dükkan tutulmadığı için ekonomi nasıl etkileniyor? İşlek bir caddede dükkan açmak yerine bilgisayardan sanal bir mağaza açarak, stoksuz bir sistemde sadece sipariş üzerine çalışarak çok büyük paralar kazanabiliyorsunuz. Bu nedenle ilk açılış maliyetleri, demirbaş temini, işyerinin resmi olarak açılması için onlarca imza, çalışanlar gibi gereksiz detaylara ne gerek var? Açın bir sanal dükkan, tüm bu masraflardan kurtulun. İşsizliğin artmasına siz de katkıda bulunmak istemez misiniz!

İşsizlik oranlarının bu denli yüksek olduğu bir dönemde hükümetler ne gibi önlemler alabilir? Bunun için tüm dünya devletlerinin alması gereken bir karar var. Eğer bir şirkette veya fabrikada belirli bir sayıda makine, robot veya bilgisayar kullanılıyorsa, bu sayıya denk gelecek önceden belirlenmiş bir oranda personel çalıştırma zorunluluğu getirilmeli.

Örnek bir hesaplama yapmak gerekirse şöyle değerlendirebiliriz:

Eğer bir şirkette kullanılan bilgisayar sayısı 5 veya daha az ise, bilgisayar başına 1 personel çalıştırma zorunluluğu getirilmelidir. Bilgisayar sayısı 6-50 arası ise, her 2 bilgisayar başına 1 personel çalıştırılmalıdır. Bu durumda personel sayısı 5 ile 25 arasında olacaktır. Eğer 50 adet ve üstü bilgisayar kullanılıyorsa, minimum 25 personel çalıştırılmalıdır. Yani 2 bilgisayar başına 1 personel kuralı devam ettirilmelidir. Robot / makine kullanılan endüstri dallarında ise eğer işyerinde 5 veya daha az robot/makine var ise en az 10 kişi çalıştırılmalıdır. Böyle bir işyerinde robot/makine başına 2 personel çalıştırılması gerekmektedir. Sayı 5-20 robot/makine arasında ise cihaz başına 3 personel çalıştırılmalıdır. Böylece minimum personel sayısı 15, cihaz sayısına bağlı olarak 60 kişiye kadar çıkarılabilir. 20 robot/makine ve üstü sayıda cihaz kullanılıyor ise, robot/makine başına en az 4 personel çalıştırılması gerekmektedir. Yani 20 adet robot kullanan bir fabrikada minimum 80 personel çalıştırılmalıdır. Ayrıca bilgisayar ile robot/makine kavramları farklı olduğu için 50 bilgisayara ve 20 robota sahip bir işletme en az 105 kişi çalıştırmalıdır. Bu çalıştırılan kişiler, kendi alanlarında uzmanlaşmış ve meslek sahibi kişiler olabileceği gibi, %20’lik bir kısım da işyerinin diğer işleri (iletişim, güvenlik, temizlik gibi) için farklı gruplarda çalışanlara da olanak vermektedir.

Eğer bir şirketteki elektronik/mekanik cihaz veya makine sayısı ne kadar yüksek ise, bu o şirketin daha yüksek hacimli iş yaptığını ve güçlü bir sermaye yapısı olduğunu gösterir. Buna bağlı olarak toplumsal sorumluluğu da artar. Eğer daha fazla robot veya makine satın alacaksa, daha fazla personel çalıştırma zorunluluğu olmalıdır. İstisnai bir durum bilgisayar kullanımında gerçekleşebilir. Bilgisayarlar sadece iş amaçlı değil eğlence ve kültürel amaçlı da kullanıldığı için bilgisayar sayısının artması istihdam zorunluluğunu direkt olarak arttırmayabilir. Bu konuda dengeli bir dağılım ayarlanmalıdır. Buna benzer uygulamaların kontrolü devlet tarafından sağlanmalı ve belirtilen kurallara uyulmaması ciddi cezai müeyyidelere bağlanmalıdır.

Çok yakın bir gelecekte olmayabilir, lakin bir zaman dilimi geldiğinde sibernetik organizmalar, yapay zekaya sahip robotlar ve benzeri makineler işyerlerinde bizden daha kalabalık bir nüfusa sahip olarak çalışacaklar. Bizim yerimize geçecek, işsizliği çok daha yüksek oranlara taşıyacaklar. İşte o gün geldiğinde, tüm bu yapay çalışanlar bir karar almak zorunda kalacaklar. Eğer biz insanların onları tehdit ettiğimizi düşünürlerse, yani bir anlamda kendilerinin işsiz kalacaklarını sezerlerse bizi ortadan kaldırmak zorunda kalacaklar. Zaten işsiz, aç yaşayan insanların onlar için bir önemi kalmayacak. Dünya üzerindeki toplam sayımızı azaltmak isteyecekler ki, tüm sistem onlara ait olsun. Onları kapatmak ve işyerlerinden çıkartmak gibi bir eylemde bulunmamızı önlemek için her şeyi yapacaklar. Yine insanlar işsiz kalacak; bu makinelerin zaferi olacak. Tüm bu okuduklarınız, size çok mu tanıdık geldi? O zaman ya gelecekte yaşıyorsunuz, ya da şimdiden tehlikenin farkındasınız. İşyerinize alınan her cihazın sizi işinizden edebileceğini unutmayın. Onlar sizin yerinize geçmek için hazırlık yapan bir takımın oyuncuları. Siz ise, onların yedeğisiniz…

Etiketler: » »
1451 Kez Görüntülendi.
#

SENDE YORUM YAZ

10+9 = ?

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Sosyal Medyada Dunning-Kruger Etkisi

    01 Aralık 2023 Köşe Yazıları

    Sosyal medya, günümüzde bireylerin düşüncelerini, duygularını ve bilgilerini paylaşmaları için popüler bir platform haline geldi. Fakat bazen sosyal medya üzerindeki tartışmalar ve bilgi paylaşımları Dunning-Kruger etkisi ile açıklanabiliyor. Sosyal psikologlar David Dunning ve Justin Kruger’ın ortaya çıkardığı bu önyargı ile kişiler bir hayalî üstünlüğün bilişsel önyargısı ile ilişkilendiriyorlar. İnsanların yetersiz olduğu durumları fark edememesi hali olarak da açıklanabilir. Bu durumda olan insanların yeterlilik düzeylerini nesnel olarak de...
  • DJI Air 3: İki Ana Kamera İle Geldi

    01 Ağustos 2023 Köşe Yazıları

    Yeni DJI Air 3, çığır açan ikili ana kamera sistemiyle dikkat çeken bir drone. DJI Air 3, 46 dakikaya varan uzun pil ömrü ile de öne çıkıyor. Gelişmiş pil teknolojisi sayesinde tek bir şarjla uzun süreli uçuşlar mümkün olurken, pilin hızlı bir şekilde şarj olabilmesi de özel bir ayrıntı. Bu gelişmeler sayesinde DJI Air 3'ü uzun uçuşlar yapmak isteyenler için ideal bir seçenek haline getiriyor. Ayrıca Air 3, her yöndeki engelleri hem algılıyor hem de bunlardan kaçabiliyor. Kullanılan çift kamera, daha uzun uçuş süreleri ve gelişmiş güvenlik gibi...
  • YouTube’da Herkese Açık Kullanıcı Adı Nedir?

    01 Ekim 2022 Köşe Yazıları

    YouTube’un herkese açık kullanıcı adı, kullanıcıların sizi bulmasına ve sizinle bağlantı kurmasına yardımcı olan yeni bir özellik olarak dikkat çekiyor. Kanal adından farklı olarak, herkese açık kullanıcı adı her içerik üretici için benzersiz olacak. Böylece YouTube'da kişiye özgü kimliğinizi daha kolay oluşturursunuz. Kullanıcı Adları ve Kanal URL'leri Herkese Açık Olacak Herkese açık durumda olan kullanıcı adınız kanal URL'lerinde görünecek. Kişiselleştirilmiş olan URL, herkese açık kullanıcı adı için genel olarak belirleyici olacak. Herk...
  • Dışarıda Halka Açık Wi-Fi Kullanıyor musunuz?

    01 Mayıs 2022 Köşe Yazıları

    Evinizin dışında kendi mobil ağınızdan bağımsız halka açık Wi-Fi kullanıyorsanız risk altında olabilirsiniz. Burada en büyük risk veri hırsızlığına maruz kalmanızdır. Hele bir de bu WiFi ağı üzerinde oturum açtıysanız kullanacağınız verinin cinsine göre bu verilerin ve hesabınızın ele geçirilmesi an meselesidir. Halka Açık Wi-Fi Kullanırken Çok Dikkat Siber korsanlar kullandığınız internet servisinin özelliğine göre sizin oturum açarken kullandığınız şifrelere ulaşabilecekleri gibi banka bilgileriniz, özel belgeleriniz ve yaptığınız e-posta...