Son Dakika
Cerebrum Tech ve Togg Arasında Yapay Zekâ Alanında İşbirliği
Bülent Akar, sahibinden.com CTO’su Olarak Atandı
Öncü Karaoğlan, BYD Türkiye Bayi Yönetimi Direktörü Oldu
Robotik Sektör Buluşması Doğuş Üniversitesi’nde Gerçekleşti
Türk Telekom, WiFi HaLow Teknolojisini İlk Kez Test Etti
DoktorTakvimi ve Medrics Arasında Dijital Sağlık İçin İşbirliği
Amerika Birleşik Devletleri, Çin ve Kuzey Kore arasında yıllardan bu yana esen soğuk rüzgarların sıcak bir savaşa dönüşmesini bekleyenlerin sayısı oldukça fazla. Her ne kadar son birkaç ayda sular durulsa da, en ufak bir sorun çıktığında her şeyin ters gitmeye başlayacağını herkes biliyor. Amerika’nın son kararı ise oldukça spekülatif sonuçlara yol açabilir. Avrupa Birliği, Kanada ve Meksika ile yapılacak ticaret faaliyetlerinde çeşitli hammadde alımlarına ek gümrük vergileri getirmek birden fazla sonuca sebep olabilecek ağır bir karar. İlgili tüm ülkelerden misilleme yapma tehdidi gelse de yakın zamanda Amerika’nın geri adım atması pek de ihtimal dahilinde değil.
2006-2012 yılları arasında küresel konjonktürün de etkisiyle başta Türkiye olmak üzere birçok gelişmekte olan ülke ekonomide yapısal reformlarını hızlandırdı ve bu durumu bir kaldıraç etkisi olarak kullanıp yüksek büyüme oranları gerçekleştirdi. Birçok ülkede enflasyon düştü, faiz düzeyleri kabul edilebilir sınırların altına çekildi. Ancak bu dönemi artık tamamen geride bıraktık; bu yıl itibariyle de yeni bir dönemin kapısını açtığımızı söyleyebiliriz. Bu yeni ekonomik dönemde bazı ülkeler son derece radikal kararlar almaya başlayacak. Yakın zamanda alınmış olan İngiltere’nin Brexit kararı, yeni İtalyan hükümetinin Avrupa Birliği ile ilgili düşünceleri ve alacağı aksiyon, Amerika’nın getirdiği gümrük vergisinin sebep olacağı ticaret dengelerindeki değişmeleri çok iyi gözlemlemeli ve ülke olarak stratejik bir eylem planı hazırlamalıyız. Ancak bu sadece makro düzeyde ve devlet bazında değil, tüm yatırımcılarımız için de geçerli bir durum. Şirket yapısı ve ölçeği ne olursa olsun her türlü kriz durumu bir fırsata çevrilebilir. Ancak yaklaşan fırtınalı dönemi fark etmemek, dinamik gündemi takip edememek tüm şirketleri krizin orta noktasında konumlandıracaktır. Diğer bir deyişle kriz bu şirketlerin üzerine çökecektir.
Ülkemiz açısından bakıldığında basit bir hareket planı kusursuz bir şekilde uygulanmalıdır. Bu planın ilk maddesinde tüm ürün ve hizmetlerin Ar-Ge faaliyetleri ile güçlendirilip dışarıya ihraç edilmesi gelmektedir. Bir ürünün dışarıya ihracı için kalite, değer ve müşteri hizmetleri gibi unsurların en üst düzeyde sağlanması gerekmektedir. Amerikan şirketleri yılda 2 trilyon dolarlık ürün ve hizmet ihraç etmektedirler. Bunun temelinde uzun dönemli planlama ve nitelikli işgücünün doğru kullanımı gibi birçok detayın kümülatif etkisi yer almaktadır. Özellikle döviz kurlarının bu denli yüksek olması ihracat firmaları için çok büyük bir avantajdır. Mevcut durumda yabancı para birimlerinin aşırı değer kazanmış olması ancak ihracat ve turizm gelirleri ile dengelenebilir; avantaja çevrilebilir. Diğer türlü, ithalata dayalı büyüme yaşayan tüm ülkelerin ulusal para birimlerinin sürekli değer kaybetmesi küresel piyasaların bir gerçeğidir. Bu durum yakın zamanda değişmeyeceğine göre değeri olan, ihraç edilebilir ürün ve hizmetlerin üretimine ağırlık verilmesi ve ulusal piyasadaki tüm aktörlerin bu doğrultuda uyum içerisinde çalışması gerekmektedir. Maliye politikaları, vergiler, yasalar, şirketlerin hukuki yapıları ve piyasalar birbirine organik olarak bağlıdır. En ufak bir değişiklik bile müspet veya menfi birçok sonuca yol açabilir. Katma değeri olan ürün ve hizmetlerin üretilmesi, şirketlerimizi de küresel piyasada güçlü rakipler ile mücadele edebilecek bir konuma getirebilir.
Yeni nesil savaşlar artık başladı; ekonomik yapılar üzerinden gerçekleşen bu savaşlarda kural dışı oynayacak oyuncular da var. Sahip oldukları finansal gücü pazar spekülasyonları, politik lobicilik faaliyetleri, terör ve bölücü faaliyetlere destek vermek olarak kullanmaya çalışan ülkelerin varlığı biliniyor. Hatta artık bu durum gizli olmaktan çıktı, aleni bir şekilde bile yapılıyor. Adil olmayan bir oyun sisteminde tüm oyuncular hiç bir açık vermeden oynamak zorundadır. En ufak bir hatayı ve boşluğu kullanabilecek, bundan istifade edebilecek düşmanlar varken; olası ticaret savaşlarına hazırlık yapmalı ve buna uygun bir milli güvenlik sistemi geliştirilmelidir. Özellikle savunma sanayimizde bu kadar olumlu gelişme olurken, savaşların ülke ekonomileri üzerinden yürütüldüğü çok iyi analiz edilmeli ve buna uygun savunma ve hücum stratejileri geliştirilmelidir. Doğru adımlar atıldığında ülkemiz sürekli savunma pozisyonundan çıkıp, sert hücumlar yapabilecektir…
Etiketler: Brexit kararı » Erkut Altındağ » ticaret savaşlarıİLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
01 Ekim 2024 Köşe Yazıları
01 Aralık 2023 Köşe Yazıları
01 Ağustos 2023 Köşe Yazıları
01 Ekim 2022 Köşe Yazıları