logo

Yanlış

Erkut Altındağ

Erkut Altındağ
erkutaltindag@gmail.com
Yanlış

Hayatımız boyunca aldığımız kararlar bizi ne kadar memnun ediyor? Hiçbir endişe duymadan, yalın ve net kararlar alırken akılcı davranabiliyor muyuz? Aldığımız kararlar üzerinde duygularımız ne ölçüde etkili? Elbette bu soruları yanıtlamak kolay değil, bizim aradığımız cevap ise başka bir sorunun içerisinde gizli: Karar verirken kullandığımız düşünce yapımız bizi ileriye götürmek yerine sınırları giderek küçülen bir dünyaya hapsediyor olabilir mi? Daha da önemlisi, böyle bir durum mevcut ise farkında mıyız?

Günlük hayat koşturmacası içerisinde gerçekleştirdiğimiz eylemlerin büyük bölümü günü kurtarmaya yönelik. İçerisinde gelecekle ilgili olanların sayısı çok az. Örneğin sabah evden çıkarken gün içerisinde yapacaklarımızı, akşam nasıl dinleneceğimizi, hangi arkadaşlarımızla görüşeceğimizi planlıyoruz. Zaten işyerinde özel bir zaman ayırmak ve planlama yapmak mümkün değil. Ayrıca elektronik eşyalarla geçirdiğimiz zaman dilimi, sosyal ilişkilerimize harcadığımızdan daha fazla. Etrafımızdaki nesnelere olan bağımlılığımız gün geçtikçe artıyor. Bir gün tüm bu imkanlar elimizden alındığında ne yapacağız? Birlikte düşünelim, örneğin 2 hafta boyunca elektrikler gittiğinde ne yapacağız? Cep telefonlarını şarj etmediğimiz için kullanamayacağız. İnternet yok, Facebook yok, çevrimiçi oyunlar yok. İşyerindeki tüm ofis makineleri susacak. Evde karanlıkta oturacağız. Plazma ekranda maç izleyemeyeceğiz. Oyun konsolları ile oynayamayacak, fotoğraf çekemeyeceğiz. Bankalar duracak, kimse parasını bankamatikten çekemeyecek. Sadece elektrik kesintisinde bunlar gerçekleştiğinde alışmış olduğumuz yaşam birden değişecek. Peki, enerji bakımından dış ülkelere bu kadar bağımlı olduğumuz bir dönemde, elektrik kullanımının bir anda kesilebileceğini hiç hesapladık mı? Bizi elektrikle çalışan binlerce makineye alıştırdılar; daha önceden verdikleri bu lüksü bizden aniden geri alırlarsa? Nasıl bir “B” planımız var? Elektrik olmadan yaşamak çok zor olmasa gerek, ancak alıştığımız yaşam biçimi içerisinde bu enerji gücü mutlaka olmalı. Diğer türlü yeni koşullara ayak uydurmak bizim için çok maliyetli olacaktır. İşin bir diğer boyutunu değerlendirecek olursak, birkaç gün elektriklerin kesik olmasının bizim sosyal hayatımıza yeni bir renk katacağı da bir gerçek. Elektronik cihazlar yerine gerçek insanlar ile iletişimde bulunacağız. Ailemize ve arkadaşlarımıza daha fazla zaman ayıracağız. Evde tüm aile fertlerinin bir kutuya saatlerce bakmaları yerine, sürekli sohbet edilen bir yemek masası kurmanın keyfini yaşayacağız. Bizi insan yapan değerleri tekrar öğreneceğiz. Belki de tüm bu sebeplerden dolayı, uzun süreli bir elektrik kesintisine ihtiyacımız var, siz ne dersiniz?

Gelecekle ilgili bireysel olarak düşlediğimiz ve tasarladığımız planlar, vizonumuzun bir parçasıdır. Acaba 20 sene sonra kendimizi nerede hayal ediyoruz? Geleceğe ait bir fotoğraf çekildiğini düşündüğümüzde, o fotoğrafta nasıl yer almak istiyoruz? Genelde en yoğun olarak yaptığımız hata, gelecek planlarımızı yazılı hale getirmemek. Örneğin aklımıza gelen hayalleri herhangi bir kağıda not almıyoruz, günlük tutmuyoruz. Bu nedenle, özellikle geceleyin aklımıza gelen parlak fikirler ertesi gün geldiğinde unutulmuş oluyor. Eğer kendimizi geliştirmek ve değişimin bir parçası olmak istiyorsak arzu ve isteklerimizi yazılı hale getirmenin zorunluluğunu anlamalıyız. Bir başka hatamız ise mükemmel koşullar olmadan bir işe başlamamamız. Örneğin bir sınava girmeden önce tamamen hazır olmak istiyoruz. Şunu unutmayalım ki, tamamen hazır olarak sınava girebilmek mümkün değildir. Böyle basit bahaneler bulmak yerine disiplinli bir çalışma sistemi ile her türlü sınavı kazanabilecek düzeye gelebiliriz. Bir işe başlamak için en doğru zamanı “şimdi” olarak değerlendirmeliyiz. Çünkü hayallerimizi ertelediğimizde, hayatımızı da erteliyoruz. Bu durum da aldığımız kararların “yanlış” olmasına yol açıyor. Tam olarak ne istediğimizi bilmeden ilerlemeye çalışıyoruz. Gerçekte yolun nerede olduğunu, nasıl gidileceğini ve varış noktasını biliyoruz. Ama bu yolda olduğumuz anlamına gelmiyor. Belki de Batı toplumları ile kıyasladığımızda bizim için en önemli dezavantaj da burada yatıyor: Tembellik. Batı medeniyetinde bilimin bu kadar ilerlemesinin temel nedeni çalışkanlıktır. Ancak toplum olarak biz çalışmalarımızı hep son güne bırakmayı seviyoruz. Belki de bir tür adrenalin karşılama ihtiyacıdır, yine de bizi geriye götüren bir özellik. Plansız çalışma ve programlanmamış gelecek, kültürümüzü de yok ediyor. Kendi ürettiğimiz değil bize sunulan ile yetinmek zorunda kalıyoruz. Kendi hayallerimizi değil, başkalarının hayallerini yaşıyoruz. Kısaca, yanlış yaşıyoruz.

Ünlü yazar John C. Maxwell’in dediği gibi “gerçek bir lider hatalarını kabul edecek kadar büyük, onlardan bir ders çıkaracak kadar akıllı ve bu yanlışlarını doğruya dönüştürebilecek kadar güçlü olmalıdır”. Doğruya giden yoldaki sürecin ilk aşaması yaptığımız hataları tespit etmek, onları kabullenmek. Kabul etmediğimiz ve görmezden gelmeye çalıştığımız bir olguyu değiştiremeyiz. Takiben, yaptığımız yanlışın içeriğinden bir mesaj çıkartmamız gerekiyor. Bu mesajı gelecek planlarımıza dahil etmek ise bir sonraki adımımız olmalı. Kişisel vizyonumuzu gerçekleştirmek için tüm planlarımızı gerçekleştirmeye çalışmak, deneyerek tecrübe etmek maliyetli olabilir; ancak denemekten vazgeçenler zaten baştan kaybetmiş sayılmaz mı?

Etiketler:
2362 Kez Görüntülendi.
#

SENDE YORUM YAZ

5+1 = ?

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Sosyal Medyada Dunning-Kruger Etkisi

    01 Aralık 2023 Köşe Yazıları

    Sosyal medya, günümüzde bireylerin düşüncelerini, duygularını ve bilgilerini paylaşmaları için popüler bir platform haline geldi. Fakat bazen sosyal medya üzerindeki tartışmalar ve bilgi paylaşımları Dunning-Kruger etkisi ile açıklanabiliyor. Sosyal psikologlar David Dunning ve Justin Kruger’ın ortaya çıkardığı bu önyargı ile kişiler bir hayalî üstünlüğün bilişsel önyargısı ile ilişkilendiriyorlar. İnsanların yetersiz olduğu durumları fark edememesi hali olarak da açıklanabilir. Bu durumda olan insanların yeterlilik düzeylerini nesnel olarak de...
  • DJI Air 3: İki Ana Kamera İle Geldi

    01 Ağustos 2023 Köşe Yazıları

    Yeni DJI Air 3, çığır açan ikili ana kamera sistemiyle dikkat çeken bir drone. DJI Air 3, 46 dakikaya varan uzun pil ömrü ile de öne çıkıyor. Gelişmiş pil teknolojisi sayesinde tek bir şarjla uzun süreli uçuşlar mümkün olurken, pilin hızlı bir şekilde şarj olabilmesi de özel bir ayrıntı. Bu gelişmeler sayesinde DJI Air 3'ü uzun uçuşlar yapmak isteyenler için ideal bir seçenek haline getiriyor. Ayrıca Air 3, her yöndeki engelleri hem algılıyor hem de bunlardan kaçabiliyor. Kullanılan çift kamera, daha uzun uçuş süreleri ve gelişmiş güvenlik gibi...
  • YouTube’da Herkese Açık Kullanıcı Adı Nedir?

    01 Ekim 2022 Köşe Yazıları

    YouTube’un herkese açık kullanıcı adı, kullanıcıların sizi bulmasına ve sizinle bağlantı kurmasına yardımcı olan yeni bir özellik olarak dikkat çekiyor. Kanal adından farklı olarak, herkese açık kullanıcı adı her içerik üretici için benzersiz olacak. Böylece YouTube'da kişiye özgü kimliğinizi daha kolay oluşturursunuz. Kullanıcı Adları ve Kanal URL'leri Herkese Açık Olacak Herkese açık durumda olan kullanıcı adınız kanal URL'lerinde görünecek. Kişiselleştirilmiş olan URL, herkese açık kullanıcı adı için genel olarak belirleyici olacak. Herk...
  • Dışarıda Halka Açık Wi-Fi Kullanıyor musunuz?

    01 Mayıs 2022 Köşe Yazıları

    Evinizin dışında kendi mobil ağınızdan bağımsız halka açık Wi-Fi kullanıyorsanız risk altında olabilirsiniz. Burada en büyük risk veri hırsızlığına maruz kalmanızdır. Hele bir de bu WiFi ağı üzerinde oturum açtıysanız kullanacağınız verinin cinsine göre bu verilerin ve hesabınızın ele geçirilmesi an meselesidir. Halka Açık Wi-Fi Kullanırken Çok Dikkat Siber korsanlar kullandığınız internet servisinin özelliğine göre sizin oturum açarken kullandığınız şifrelere ulaşabilecekleri gibi banka bilgileriniz, özel belgeleriniz ve yaptığınız e-posta...