Son Dakika
QNB Finansbank, Faaliyetlerine “QNB” Olarak Devam Edeceğini Duyurdu
Denizli’de Yeşil Fabrika Konsepti
MediaMarkt, Türkiye’deki 101’inci Mağazasını Kuşadası’nda Açtı
Ela Excellence Resort Belek’in Tercihi SAP PM Varlık Modülü Oldu
İş Kadınları Girişim Derneği İŞKAGİD Kuruldu
Epson’dan Isısız Baskı Teknolojisi
Güzide ülkemizin üzerinde çok ciddi oyunlar oynanıyor. Bazı ülkeler sürekli bizimle uğraşıyorlar, bizim tarihimizle alakalı kararlar alıyorlar. Bize dışarıdan yaptırımlarda bulunuyorlar. Bunlar da yetmiyor; kardeşi kardeşe kırdırmaya çalışıyorlar. Ama çok iyi direniyoruz. Bize yaptıklarının onda birini başka bir dünya devletine yapsalardı, o devlet şimdiye kadar çoktan dağılıp yok olmuştu. Bu ülkede yaşayan insanları birbirine bağlayan bazı özel hadiseler var. Bu nedenle yaptıkları soğuk savaş taktikleri işe yaramıyor, hala dimdik ayakta durmaya devam ediyoruz.
Bu ülke bazı gerçekleri asla unutmayacak. Bir Türk yazarına Nobel Ödülü verildiği gün bir Avrupa ülkesi sözde bir soykırım yasasını meclisinden geçirdi. Böyle iki önemli olayın aynı güne denk gelme ihtimali nedir? Bu iki olayın altında yatan gizli mesaj nedir? Gerçekten bu konuları ne sıklıkta düşünüyoruz?
Ülkemizin gündemi sürekli şu konular: Hangi takım şampiyon olacak? Merkez Hakem Kurulu hakem atamalarını nasıl yapacak? Cumhurbaşkanlığı seçimi için yeterli oy sayısı nedir? Hangi ünlü nerede kameralara yakalandı? İşte geldiğimiz noktayı bu konu başlıkları çok iyi açıklıyor. Biz nasıl bir ülkeydik, ne hale getirildik? Bunun sorumlusu kim?
Aslında tüm bunların sorumlusu hepimiziz! Başta aile içi eğitime hiç önem vermiyoruz. Kız çocuklarımızı okutmuyoruz. Yetiştirdiğimiz süper zekalı yavrularımızı beyin göçü olarak yurt dışına gönderiyoruz. Gittikten sonra da geri dönmüyorlar çünkü yabancı ülkeler onlara hak ettikleri kıymeti veriyor. Peki biz neden veremiyoruz? Bizim eksiğimiz nedir? Eğitim sistemimiz ezberciliğe dayalı. Öğrencilerin analitik düşünce yeteneklerini geliştirmekten ziyade gerileten bir sistem üzerinden, disiplini bir türlü sağlayamayan okul yönetimleri ile kör topal ilerliyoruz. Bugün herhangi bir lisenin okul çıkış saatinde kapısının önüne gidin. Gördüklerinize inanamayacaksınız! Öğretmenlerinin yanında sigara içen kızlar, ehliyeti olmadığı halde okula arabayla gelen gençler! Bunlar bizim eserimiz mi? Bu nasıl gerçekleşti, biz neredeydik?
Ülkemizde orta direk adı verilen tabaka maalesef kalmadı. Gelir seviyesi olarak bakıldığında çok adaletsiz bir dağılım var. Zengin ile fakir arasındaki uçurum giderek artıyor. Bir başka tehlikeli konu da suç oranları. Son yıllarda giderek artan suç oranı özellikle de metropollerin en büyük problemi olarak göze çarpmakta. Ekonomik sıkıntılar ve eğitim düzeyi ile alakalı sorunlar suç oranlarını da tepeye çekiyor. Biz tüm bu olanlara nasıl seyirci kaldık?
Peki tüm bu olumsuz durumların yanı sıra hiç mi elle tutulur bir gelişme yok? Olaylara çok mu karamsar bakıyoruz? Aslında çok önemli bir moral kaynağımız var. Bizi sürekli ayakta tutan, bize umut veren. Bahsettiğimiz kaynak, bizim vatanımız. Bu vatanın kazanılmasında neler yaşandığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Belki de dünyanın en masalsı savaşları bu ülkede yaşandı. Özellikle Çanakkale savaşları tarihte eşine rastlanmayacak kadar özeldir. 628 kişinin, yani 57. Alayın tamamının şehit olduğu Çanakkale savaşları, bu toprakların yabancı güçler tarafından asla istila edilemeyeceğini gösterdi. Hem de en son teknolojiyi içeren gemilere ve saldırı araçlarına karşı süngülerle, elle ve yumrukla; yalınkılıç vatanı savunarak!
Yapacaklarımız belli; ne olduğunu bulmaya gerek yok! Öncelikle tarihimizi bileceğiz. Bu ülkenin nasıl kazanıldığını, insanların dini ve vatanı uğruna nasıl şehit olduklarını önce biz öğreneceğiz, sonra da çocuklarımıza anlatacağız. Değerlerimize sahip çıkacağız; hiçbir ülkenin halkında rastlanmayacak sevgi, saygı ve hoşgörü duygularını tekrar hatırlayacağız. Bunlar bizim genlerimizde zaten saklı. Bunlar Anadolu topraklarında yetişmiş halkımızın kalbinde saklı. Hakkımızı arayacağız, öğrenmek için her şeyi yapacağız. Kitap okumaya başlayacağız. Bunlar sanki ilkokul öğrencilerine söylenen güzel cümleler gibi gelebilir kulağa; evet, gerekirse o günlere geri dönüp en baştan, sıfırdan eğitim alacağız.
Daha çok çalışacağız! İşyerimizde daha etik davranacağız. Sözlerimizi gerçekleştireceğiz. Eğer bu vatan için bir şeyler yapmak istiyorsak buna, işimizi en iyi şekilde yaparak başlamalıyız. Eğer öğrenciysek derslerimize çok çalışıp yüksek notlar getireceğiz; eğer bir işyerinde çalışıyorsak bize verilen görevleri eksiksiz tamamlayacağız; anne ya da baba isek çocuklarımızı vatana millete hayırlı bir evlat olarak yetiştireceğiz. Herkes yaptığı işin en iyisini yaptığında her şey yoluna girecektir. Asıl mesele adım atmak için bir şeylerin olmasını beklemek değildir; adımı atmaktır!
Etiketler: Erkut Altındağ » Nobel Ödülü » soykırım yasasıİLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
01 Ekim 2024 Köşe Yazıları
01 Aralık 2023 Köşe Yazıları
01 Ağustos 2023 Köşe Yazıları
01 Ekim 2022 Köşe Yazıları