Son Dakika
Cerebrum Tech ve Togg Arasında Yapay Zekâ Alanında İşbirliği
Bülent Akar, sahibinden.com CTO’su Olarak Atandı
Öncü Karaoğlan, BYD Türkiye Bayi Yönetimi Direktörü Oldu
Robotik Sektör Buluşması Doğuş Üniversitesi’nde Gerçekleşti
Türk Telekom, WiFi HaLow Teknolojisini İlk Kez Test Etti
DoktorTakvimi ve Medrics Arasında Dijital Sağlık İçin İşbirliği
Sosyal Ağlar hayatımıza girmeden önce ne kadar rahatmışız. İlk olarak cep telefonları yaşantımızı esaret altına almaya başlamışlardı. Fakat cep telefonuyla yapabildiklerimiz çok kısıtlıydı. Gün içinde en fazla birkaç kişiye kısa mesaj atardık. Derken bir gün Facebook ile tanışıp ardından XING, FriendFeed, Twitter, Instagram ve benzeri sosyal paylaşım sitelerine üye olmaya başladık. Mobil internetin ve akıllı telefonların yaygınlaşması ve ucuzlaması sonucu sosyal ağların bağımlısı olup çıktık. Daha çok sosyal olma kaygısıyla yan masadaki arkadaşımıza bile mesajımızı internet üzerinden gönderir olduk.
Çalışırken, konuşurken, yemek yerken, toplantıda, yolculukta, cenazede ve neredeyse tuvalette hatta gece en derin uykumuzdan uyanarak sağa sola, tanıdık tanımadık kimselerin neler yaptığını görmek için sosyal ağlara bakıyoruz. Hatta işi öylesine abarttık ki, sadece bir sosyal paylaşım sitesiyle de yetinmiyor “bir mesaj yazıldıysa en az 3-5 sosyal ağa düşmeli” fikriyle sosyal ağları mesaj bombardımanına tutuyoruz. Artık uykuda bile zaman kaybetmeye tahammülümüz yok. www.hootsuite.com benzeri siteleri kullanarak zaman programlı mesaj göndererek belki birilerine “bak ben hiç uyumuyorum, hep sosyalim” mesajı veriyoruz. Bu servislerle daha önce oluşturduğumuz mesajları, belli zaman aralıklarında, seçtiğimiz sosyal ağlara otomatik olarak gönderiyoruz.
.Facebook, Twitter, YouTube, Instagram, Linkedln ve benzeri sosyal paylaşım siteleri artık medyanın ötesinde çok büyük bir güç konumuna geldi. Belki klasik medyayı bir takım yaptırımlarla kontrol altına alabilirsiniz ama sosyal ağlarda durum farklı. Varoşta yaşayan bir gencin bir cümlesi bazen bir parti liderinin cümlesinden çok daha etkili olabiliyor ve değer buluyor. Orada statü yok, sadece fikirler var.
Sosyal ağlar yavaş yavaş hepimizi kendisine esir ediyor. Her geçen gün paylaştığımız mesaj sayısı, üyesi olduğumuz sosyal ağ sayısı ve bu sosyal ağlarda takip ettiğimiz kişi sayısı artıyor. Daha az uyumaya, daha az çalışmaya başladık. Daha çok sosyal olduğumuzu düşünüyor fakat sanırım gittikçe daha fazla yalnız kalıyoruz. Arkadaşlarımızla buluşsak bile onlarla sohbet etmek yerine mobil olarak takıldığımız sosyal ağlara mesajlar gönderiyoruz. “Arkadaşlarla buluştuk” diye… Sürekli bir mesaj kaygısı içindeyiz.
Eğer henüz bir sosyal paylaşım sitesine üye değilseniz uzak durmanızı önereceğim. Bir dostunuz veya sevgilinizle oturup karşılıklı sohbet edin, kitap okuyun veya daha çok çalışın. Bizler elimizi kaptırdık, şimdi kolumuzu kurtaramıyoruz. İnsan “eskiden sosyal ağlar yokken cidden ne rahatmışız !” demekten kendini alamıyor.
Bu ayki yazımı bir deyiş ile noktalıyorum. “Zor günler, insanın gerçek dostlarını anlayabilmesi için vardır”.
Etiketler: Aykut Altındağ » Facebook » Friendfeed » Instagram » Linkedln » sosyal ağlar » Twitter » XING » YoutubeİLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
01 Ekim 2024 Köşe Yazıları
01 Aralık 2023 Köşe Yazıları
01 Ağustos 2023 Köşe Yazıları
01 Ekim 2022 Köşe Yazıları